Milliyet yazarı Güneri Cıvaoğlu bugünkü yazısında, CHP’li Hüseyin Aygün’ün sözlerinden sonra yeniden tartışılmaya başlanan Dersim isyanını kaleme aldı. Cıvaoğlu, isyan sırasında Atatürk’ün yakın arkadaşlarının da asıldığını belirterek, Ata’nın hayatının Dersimli bir vatandaş tarafından kurtarıldığını iddia etti.
Iste Güner’i Cıvaoglu’nun o yazısı;
CHP Tunceli (Dersim) milletvekili Hüseyin Aygün partisini karıştırdı.
Şöyle demişti:
“- n Dersim katliamının sorumlusu devlettir.
– Katliamın yapıldığı tarihte tek parti iktidarı vardı, CHP iktidardı.
– Atatürk’ün bu olaydan haberdar olmaması imkânsızdır.”
Dersim felaketinin bir “askeri operasyon olduğu” sır değil, herkesin bildiği tarihi gerçek.
CHP’DEN ALEVILERI KOPARMA HAREKATI
O yıllarda CHP’nin tek parti iktidarı olduğu da bir “keşif” değil. Atatürk ile ilgili satırlara gelince…
Orada kırmızı ışık yanar. Atatürk ve Dersim ilişkisini, Ata’nın hayatını Dersim’in güçlü isimlerinden Haydar Ağa’nın kurtarması ile başlayarak yansıtıyorum:
Atatürk’ün kurduğu CHP’den Alevileri koparmak için bir planın sayfaları beklenenden önce açıldı. Onur Öymen’in amacını aşan sözleri istismar edilerek, senaryonun uygulanmasında takvim yaprakları öne kaydırıldı. Oysa acısı büyük olan Dersim olayları bağlamında farklı gerçekler de var.
Örneğin…
Atatürk’ün Dersim’e olan özel yakınlığı ve sevgisi…
Anlatayım…
“KASTINIZ BENI ÖLDÜRMEK MI?”
Erzurum Kongresi sonrası Mustafa Kemal Sivas’a geçecektir. Sarayın emriyle Elazığ Valisi Galip Bey, Dersim’in en güçlü isimlerinden Haydar Ağa’yı çağırır. Ona yüklüce bir para verir. Görevi, Mustafa Kemal’i pusuya düşürmek ve öldürmektir.
Vali Galip Bey bu görevi verirken yanında bugünlerin de güçlü politik isimlerinden birinin dedesi vardır. Mustafa Kemal yola çıkar, “Kutu Deresi” mevkiinde otomobili Haydar Ağa ve silahlı adamları tarafından çevrilir. Mustafa Kemal, vakur bakışlarla onları süzer ve “Kastınız beni öldürmek mi?” mealinde bir soru sorar. Haydar Ağa, “Hayır paşam, bunu vermektir, mücadeleniz için lazım olur” diye yanıtlar ve Elazığ Valisi Galip Bey’den aldığı yüklüce parayı sunar. Mustafa Kemal duygulanır.
Teşekkür eder.
“AGA ANKARA’YA GEL”
Ankara sürecinde Mustafa Kemal, Haydar Ağa’yı Ankara’ya davet eder ve Dersim Mebusu olmasını ister. Haydar Ağa, teşekkür eder ama öneriye şöyle cevap verir:
“Biz buranın toprağına, dağına, çiçeğine, kuşuna alışmışız. Ankara’da yaşamam zor ama sana kardeşim Diyap’ı göndereyim. Kabul edersen, Dersim Mebusu o olsun.”
Ve böylece Diyap Ağa, Dersim Mebusu olur. Atatürk, Diyap Ağa’ya daima özen ve ilgi gösterir. Üstü açık Mercedes makam otomobilinde Mustafa Kemal Atatürk’ün yanındaki o ak sakallı heybetli adam, Diyap Ağa’dır.
ATA, DERSIM’E GÜVENIRDI
Mustafa Kemal, yakın çevresinde 6-7 Dersim kökenliyi mutlaka bulundururdu.
Diyap Ağa, Mehmet Bey, Binbaşı Hasan Hayri Bey (sınıf arkadaşı olan Hasan Hayri Bey’in Atatürk’ü çok üzen dramını aşağıdaki satırlarda yansıtacağım) Girnevikli Hüseyin Ağa…
Bektaşi babası olan Albay Ragıp Bey ve gene Bektaşi babası olan Doçent Bedri Noyan ise Atatürk’ün özel doktorlarıydı.
Oda hizmetlisi Bektaş Çavuş da (Mustafa Timisi’nin kayınpederiydi) Aleviydi.
Aleviler ve Dersimliler Atatürk’ü severlerdi.
HZ. ALI FOTOGRAFININ YANINDA ATATÜRK FOTOGRAFI
Duvarlardaki Hazreti Ali’nin resimlerinin yanında Atatürk fotoğrafı da asılı olurdu.
Atatürk’ün emriyle Dersim’e köprüler kurulmuş, yollar açılmış, okullar yapılmıştır.
Hepimizin yüreğinde acısı olan Dersim olaylarına gelince…
Dersim ve dolaylarında toprak azdır. Hatta Atatürk bu nedenle Dersimlilere daha fazla toprak olanaklarının yaratılması emrini de vermiştir.
“ATATÜRK’ÜN ÖLÜMLERDEN HABERI YOK”
Ancak… Dersim’den, civardaki iller ve özellikle Erzincan’dan şikâyetler vardır.
O civar vilayetlerin milletvekillerinden “Dersim’den gelip hayvanlarımızı alıyorlar. Bunları devlet tedip etsin” gibi öneriler gelmektedir. İsmet İnönü ve Mareşal Fevzi Çakmak, Dersim coğrafyasında düzenin sağlanması işini üstlenir.
Onlar da harekât için Şükrü Paşa’yı görevlendirir.
Ve ne yazık ki, hepimizin yüreklerini dağlayan çok acı bir silahlı operasyon yapılır. Bugün hâlâ izleri derin olan bir dramdır. Dersim halkının maruz kaldıkları…
Araştırmalardan ve birinci ve ikinci nesil ağızlardan dinlediğim kadarıyla, Atatürk’ün “amacını çok aşan” ve “çocukları, kadınları da kapsayan ölümlerden bilgisi yoktur.”
YAKIN ARKADASI IDAM EDILDI
O kadar ki… Sonunda güvenilir biri tarafından “Paşam, sizin çok sevdikleriniz, yakın bulduklarınız idam ediliyor” diye bir uyarı alır. Gerçekten 3 önemli isim için idam sehpaları kurulmuştur. Bunlardan biri, sınıf arkadaşı Binbaşı Hasan Hayri Bey’dir.
Diğeri Kâreli Mehmet Bey’dir. 3’üncüsü ise Hz. Muhammed soyundan bir Alevi dedesidir. Atatürk, “Derhal durdurulsun” emrini verir. Ama… Ne yazık ki çok geç…
“ÖNCE BENI ASSINLAR”
Hasan Hayri Bey ve Kâreli Mehmet Bey infaz edilmişlerdir bile… İlginç bir ayrıntı var. Önce Peygamber soyundan Alevi dedesi idam edilecektir ama Hasan Hayri Bey, “Ben senin idamını görmeye dayanamam. Önce beni assınlar. Sen duamı yap” demiştir.
Kâreli Mehmet Bey de aynı isteği tekrarlamıştır. Atatürk’ün “durdurulsun” talimatı geldiğinde sadece Alevi dedesi henüz asılmamıştır. Böylece hayatta kalmıştır. Onun adını şimdilik anmayalım. Kimseyi rahatsız etmemek için kimliğini yazmıyorum. Onun kanını taşıyanlar tarafından adı ve nefesi en güzel şekilde sürdürülüyor.
İşte Atatürk ve Dersim ilişkilerinden gerçeği yansıtan anılar.
Yukarıdaki satırları geçen yıl bu ay yazmıştım. Tunceli milletvekili Aygün’ün söylemiyle Dersim olayının yine gündeme taşınması üzerine bir kez daha yayımlanması faydalı olur diye düşündüm.
Dersim Mebusu Diyap Ağa, Atatürk’ün üstü açık Mercedes’inde… Yunan Kuvvetleri, Ankara’ya yaklaşırken Meclis’in Kayseri’ye taşinması yolundaki önerilere Diyap Ağa karşı çıkmış, yumruğunu kürsüye vurarak “Buraya, kaçmaya değil, ölmeye geldik” demişti.